14 Haziran 2012 Perşembe

BU CANLILAR SİZİ 4 dk.da ÖLDÜREBİLİR

                      
Bahsettiğimiz yaratıklar, kobra yılanı ya da kara dul örümcekleri değil... Bu canlıları farkedip, kaçınmanız mümkündür... Oysa bunlardan çok daha tehlikeli olanlar, sessizce "sizi" bekler...

Örneğin, sahilde dolaşmaya çıktınız ve suyun içerisindeki güzel görünen kimi kabukları topluyorsunuz...



Bir anda, elinizde bir iğne hissetiniz. Öyle bir iğneki, bir an sonra sizi acıdan kıvrandıracak hale geliyor. Bu hızlı iğne darbesi ile, bilinen en etkili nörotoksin artık vücudunuzda...

Bu renkli kabuğun içerisindeki ölümcül iğneden gelen birkaç damla, önce sinirlerinize kısa devre yaptırıyor, ilk hissettiğiniz acı yerini hissizliğe bırakıyor. Kısa bir an sonra bu rahatlama bütün vücuda yayılan bir felce dönüşüyor ve... kalbiniz atmayı bırakıyor.
Gördüğünüz gibi, bu ufacık canlının zehri, 4 dakikadan kısa sürede sizi öldürebiliyor...

Okyanuslardan, ormanlara dönersek... Bu güzel renklere sahip minik kurbağa ne kadar masum ve sevimli duruyor değil mi?..




Ona dokunun ve dakikalar içinde hayata veda edin... Diken yok, ısırmak yok, zehir yok... Derisini kaplayan salgının, sizin derinizle temas etmesi yeterli...



Yerliler, bu kurbağaların salgısını oklarına sürerek, gelişkin maymunları tek vuruşta avlayabiliyor...
Dünyada bir insanı sadece dokunarak öldürebilen iki farklı hayvan var...

Brezilya'nın güneyinde, ormanda bir geziye çıktığınızı varsayalım. Sonunda yoruldunuz, ve bir ağaca yaslandınız. Yaslandığınız ağaçtaki bu tırtıl bir anda ilginizi çekti. Ve uzanıp, ona dokundunuz...


This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 500x332 and weights 115KB.

Bu tırtılın dönüşeceği kelebek, oldukça normal bir kelebek. Ancak, tırtılın üzerindeki tüyler için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Öyle ki, her yıl düzinelerce insan sadece bunlara dokunduğu için ölüyor...

Dikenlerdeki zehrin, kanın pıhtılaşmasını önlediği için oldukça acılı ve çirkin bir ölüm sözkonusu..

5 Haziran 2012 Salı

FARKLI ÖĞRENME VE DENEY YAPMA



BÖYLE BİR ORTAM OLUŞTURULARAK ÇOCUKLARIN GEZEGENLERİ VE UZAYDAKİ HAYATI DAHA İYİ ÖĞRENMELERİ SAĞLANIR.






3 Haziran 2012 Pazar

ŞİMDİ MEYVE AROMALI REKLAMLAR GÜNDEMDE

Reklamlarda en çok nar ve elma kullanılıyor. Nar bereketi temsil etmesi, elma ise lezzeti sebebiyle tercih ediliyor.Şükür ki meyvesi bol bir ülkeyiz. Meyveler sadece lezzetleriyle damaklarımızı, besleyicilikleriyle bedenlerimizi değil kültürümüzü de etkiliyor.
Her meyvenin bizde temsil ettiği bir imajı var. Bu imajı da mal ve hizmetleri tanıtmakla mükellef olan reklam sektörü başarıyla kullanıyor. İşte meyve tadında reklâmlar…
Artık reklâm arası dizi izlediğimizden midir nedir reklâmlardaki değişiklikleri ve gelişmeleri çok yakînen takip edebiliyoruz. Misal; son zamanlarda meyvelerin reklâmlarda çokça kullanıldığını fark ettik. Reklâm bültenleri, gazete ve dergiler manav reyonları gibi oldu. Bizim kırk yıllık elmamız, nar ve kirazımız kâh banka hesabını kâh cep telefonu kampanyasını tanıtıyor.
Meyve aromalı reklâmların başrol oyuncusu ise bereketi simgeleyen nar oldu. “Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane” bilmecesinin çağrışımından olsa gerek reklâmlarda en çok nar kullanılıyor. Turkcell nar hesabı açıyor, Koç Allianz çilek, kirazın yanında nar emeklilik planları yapıyor, 12 Dev Adam karpuzla basket oynuyor, Garanti elma hesabıyla faturalarınızı ödüyor.
Meyveler tatlarıyla damaklarımızı, besleyicilikleriyle midemizi, hoş intibalarıyla da reklâmlarımızı süslüyor. Aslında meyveli reklâmlar dikkatimizi çekse ve tanıtımını yaptığı ürüne karşı iştahımızı kabartsa da reklam eleştirmenleri tarafından karmaşaya sebep olacağı için sakıncalı görülüyor. Çünkü nar’ı birden fazla firma reklâmlarında kullanıyor. Bu durum da dikkatleri markaya değil meyveye yönlendirebiliyor.
Günseli Özen Ocakoğlu, “Meyveli reklâmlarda benzetme sanatı kullanılıyor. Güzelliğiyle görselliğe estetik katıyor. Meyvelerin kültürümüze ve dilimize girmiş anlamları var. Mesela nar berekettir, karpuz kar kırmızı içinde lezzetini saklar. Meyvelerle ilgili bir sürü deyimimiz vardır. Bizdeki anlamları ve hatıralarımız sebebiyle meyveler reklâma cazibe katıyor. Tek sakıncası, çok fazla meyve kullanıldığında karmaşaya sebep olması.” diyor. Meyvelerin firmaların mottoları (ikonları) olarak kullanıldığını söyleyen Ocakoğlu, Avea’nın oh be diyen insancıkları, Turkcell’in çocukları, Yapı Kredi’nin Joker vadaaa’ları ya da Bonus saçı gibi, meyvelerin de markaların görseli olduğunu belirtiyor. Mesela Çilek Mobilya’da çilek, hem firmanın mottosu hem de ismi.
Meyvelerin lezzetine ve görselliğine vurgu yapılarak insanların anıları tazeleniyor ve zihinlerine bir çengel atılıyor. Ocakoğlu’na göre meyveli reklâmlar bu anlamda başarılı. Turkcell’in narlı reklamını hazırlayan Alametifarika reklam creatif şirketinin reklam ekibi 50 kontör karşılığı 500 kontörlük konuşma imkânı sağlayan kampanyanın akıllarına ilk olarak narı getirdiğini söylüyor. “Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane” bilmecesi kampanyanın ana cümlesi, nar da kampanyanın adı ve görseli olmuş. Reklamcı Ali Saydam da meyvenin bir reklamcı için geniş bir hazine olduğunu düşünüyor.
Çünkü verimliliği, lezzeti temsil eden renkleri ve şekilleriyle meyvenin simgesel açılımı çok fazla. Ama Saydam, her kültürde meyvelerin simgesi ve anlamı farklı olduğu için meyveli reklâmların o ülke kültürüne has olacağını söylüyor. Misal; elmaya bizim bakışımızla Hıristiyanların bakışı aynı değil. Onlar Âdem ve Havva’yı cennetten kovduran yasak meyve olarak bakarken biz bereketin ve lezzetin temsilcisi olarak görüyoruz. Bu sebeple bir banka kampanyası için Türkiye’de rahatlıkla kullanılabilen elma, Hıristiyanların çoğunlukta olduğu bir ülkede sakıncalı olabilir.

ARUM ZAMBAĞI

Arum ZambağıArum Zambağı döllenmeye hazır hale gelince keskin kokulu bir amonyak gazı (NH3) yaymaya başlar. Çiçeğin son derece ilginç bir yapısı vardır. Polenlerinin bulunduğu bölüm, beyaz yapraklı yapının içinde dip taraftadır ve dışarıdan görünmez. Bu yüzden sadece koku yaymak böceklerin dikkatini çekmek için yeterli değildir. Polenler döllenmeye hazır olduğunda zambak saldığı kokuyla birlikte çiçeğinin dışta kalan bölümünü de ısıtır. İşte bu yalnızca aydınlık saatlerde ve bir gün içerisinde gerçekleşen ısınma ve koku böcekler için çok çekicidir. Bu ısı ve koku nasıl ortaya çıkıyor sorusunu cevabını bulmaya çalışan bilim adamları bitkinin metabolizmasında gerçekleşen hızlanma sonucunda ortaya özel bir asit çıktığını bulmuşlardır.
Glutanamik asit denen bu maddenin kimyasal yollarla parçalanması sonucunda çiçeğin yaydığı ısı ve koku oluşur. Bu sayede böcekler çiçeğe gelirler. Ne var ki böcekler için bu yeterli değildir çünkü arum zambağının polen tozları dipte kapalı torbacıklarda bulunur. Çiçek buna da hazırlıklıdır. Yağlı olan dış yüzeyi sebebiyle gelen böcekler kayarak aşağı çiçeğin içine düşerler ve bir daha da kaygan duvarlardan yukarı tırmanamazlar.Bulundukları bölümde çiçeğin dişi organlarının ürettiği şekerli bir sıvı vardır. Ayrıca gece olunca polenlerin kapalı olduğu torbacıklar da açılır ve böcekler bunlara bulanırlar.
Böcekler çiçeğin içinde bir gece kalırlar. Sabah olunca çiçeğin üzerinde bulunan dikenler bükülerek böceklerin yukarı tırmanması için merdiven işlevi görürler. Merdivenden tırmanan böcekler, özgürlüklerine kavuşur kavuşmaz görevlerini yerine getirmek için dölleyici polen yükleriyle birlikte başka bir zambağa giderler.

2 Haziran 2012 Cumartesi

Polen Taşıyıcıları İş Başında..

Bazı bitki türlerinin, polenlerini böcekler, kuşlar, arılar ve kelebekler gibi hayvanlara taşıtarak ürerler.
Polenlerini hayvanlara dağıttıran bitkilerle bu dağıtımda görev alan hayvanların aralarındaki ilişkiler gözlemcileri hayrete düşürmektedir. Çünkü bu canlılar karşılıklı bir alış-verişi gerçekleştirmek için, birbirlerini etkileyecek ve cezbedecek yöntemleri ustaca kullanırlar. Önceleri, genel bir kanaat olarak bitkilerin hayvanlarla olan ilişkilerde fazla rollerinin olmadığı zannedilirdi. Oysa araştırmalar bu kanaatin tam tersi bir sonucu ortaya koydu: Bitkiler hayvanlardaki tavır ve davranışları doğrudan etkilemektedirler.
    
Örneğin bitkilerdeki renk sinyalleri kuşlara ve diğer hayvanlara hangi meyvelerin olgunlaşıp yayılmaya hazır olduğunu haber verir. Çiçeklerin rengi ile bağlantılı olan nektar miktarları da, dölleyicinin çiçek üzerinde daha uzun kalmasını sağlayarak döllenme şansını artırır. Özel çiçek kokuları da doğru dölleyicileri tam gerekli zamanda çeker. Bitkiler hayvanları etkilemede çok aktif bir rol oynarlar. Kullandıkları özel stratejilerle polenlerini taşıyacak hayvanları mükemmel bir şekilde yönlendirirler. Bunlardan başka bitkiler amaçlarına ulaşabilmek için kimi zaman da yanıltıcı yöntemler kullanırlar. Tozlaşmayı sağlayacak olan hayvan genellikle bitkinin kurmuş olduğu tuzağa düşer ve böylelikle bitki hedefine ulaşır.

GÖKDELEN İÇİNDE TARIM!!

Bazı termitler, yuvalarının içinde yaptıkları bahçelerde, beslenmek amacıyla mantar yetiştirirler.
Ancak, bu mantarlar, normal yaşamsal faaliyetleri sonucu, termitlerin sağladığı sıcaklık dengesini bozacak şekilde ısı yayarlar. Bu aşırı ısı artışını termitlerin mutlaka dengelemeleri gerekmektedir. Termitler, hem kendilerinin meydana getirdiği ısıyı, hem de yuva içindeki bahçedeki mantarların metabolizmalarından açığa çıkan ısıyı uzaklaştırmak için ilginç yollara baş vururlar.
Oluşan sıcaklık yuvadaki ana kuleye (bacaya) doğru yükselir. Hava dolaşarak duvarlara yakın küçük kanallar boyunca yan bacalara geçer. Burada oksijen içeri alınıp, kendilerinin ve mantarların çıkardığı karbondioksit geri verilir. Bundan dolayı bir termit yuvası bütün koloni için dev bir ciğer gibi çalışır. Hava kılcal kanal sistemi boyunca ilerledikçe serinler.
Sonuçta; devamlı serin ve oksijence zengin hava, dakikada yaklaşık 12 cm kadar hızla içeri girer ve böylece içerdeki sıcaklık devamlı olarak 30 derecede sabit kalır.

BALIĞIN SU TABANCASI

Bu balık ağzına doldurduğu suyu, su üzerine sarkmış olan dallardaki böceklere püskürtüyor. Böcek, basınçlı su nedeniyle düşüyor ve balığa kolay bir yem oluyor.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, balığın bu saldırıyı gerçekleştirirken başını sudan hiç çıkarmaması ve su altından böceğin yerini doğru olarak tespit edebilmesidir.
Bilindiği gibi su içinden bakıldığında dışarıdaki cisimler —ışığın kırılması nedeniyle—bulundukları yerden farklı bir yerde gözükürler. Dolayısıyla, su içinden dışarıyı "vurmak" için, ışığın suda hangi açıda kırıldığını bilmek ve "atış"ı da bu açı farkına göre yapmak gerekir.
Ama bu balık, yaratılışı gereği, bu sorunun üstesinden geliyor ve her defasında tam isabet kaydediyor.

Muhteşem bir performans

22 Mayıs 2012 Salı

KANATLARIYLA ŞARKI SÖYLEYEBİLİYOR..


Bir küçücük fırfır kanatlı manakin, Güney Amerika'da, bulut ormanlarının derinliklerinde kanatlarını kullanarak ötüyor. Bilim insanları, bu karmaşık, garip ve inanılmaz eğlenceli davranış biçiminin nasıl geliştiğini ancak yakın dönemlerde anlamaya başladı.
Manakini faaliyet halinde görmek, tropikal bir ormanda olağanüstü bir şarkı ve dans gösterisine tanıklık etmekle eşdeğer. Bilinen 40 türün hemen hemen yarısı gövdelerinin çeşitli bölümlerini oynatarak müzik yapıyor. Kur heyecanı içindeki erkekler, hamle, yüz çevirme, hazırol, geriye kayma (Michael Jackson'ın moonwalk dansına çok benziyor) gibi isimleri olan hareketler sergiliyor.
Charles Darwin, İnsanın Türeyişi'nde manakinlerden söz ediyordu. Bu kuş hakkında 1871'de yazdığı raporunda, "Seslerin çeşitliliği... ve böylesine sesler çıkarmak için kullanılan yöntemlerin çeşitliliği olağanüstü," demişti Darwin. "Böylece bu yöntemlerin cinsellik açısından oynadığı önemli rol konusunda kayda değer bilgiler ediniyoruz." Ancak bu kuşların müzik yapma mekanizmalarının keşfi 100 yıldan da uzun bir süre gerektirdi.
Kolombiya ve Ekvador'da yaşayan fırfır kanatlı manakinler sadece bir avuç kuşbilimci tarafından inceleniyor. Ve büyük olasılıkla hiçbiri bu kuşların dilinden Kim Bostwick kadar iyi anlamıyor. Önce Yale'de, danışmanı Richard Prum ile doktorası üzerinde çalışırken ve ardından, 2002'den bu yana, Cornell Üniversitesi'nin Omurgalılar Müzesi'nde küratör olarak yaptığı çalışmalarla, en göze çarpan manakin türü olan fırfır kanatlı manakin erkeğinin şifresini kıran kişi Bostwick oldu. Bu tür, dişilerin aklını çelmek amacıyla tik tik tınnn sesini çıkarmak için tüylerini kullanan tek kuştu.

15 Mayıs 2012 Salı

FARKLI BAKIŞ AÇILARI

            



          







        


      


YÜRÜYEN ÇÖP TENEKESİ


oyuncak araba kullanılmış ve arabanın kumandasıyla da hareket ettirilen bir çöp tenekesi...
ATOM KONUSU BÖYLE BİR ÇALIŞMA EŞLİĞİNDE ANLATILIRSA ÖĞRENMEYİ HIZLANDIRIR.



2 Mayıs 2012 Çarşamba

Matematikten Seçmeler:)

* Mükemmel Sayıların bu özelliğini biliyor muydunuz?

Mükemmel sayıların ortak özelliklerinden birisi bir dizi sayma sayısının toplamı şeklinde yazılabilmeleridir. Örneğin ;
6=1+2+3
28=1+2+3+4+5+6+7
496=1+2+3+4+5+...+30+31
8128=1+2+3+4+5+.....+126+127
33550336=1+2+3+4+5+6+......+8190+8191
8589869056=1+2+3+4+5+6+7+.....+131070+131071
Bu sayıları incelediğimizde toplamın son teriminin hep 2^n-1 gösterimini sağladığını ve bu zarif özelliğin Mükemmel sayılar için Euklidin bulduğu genel kural (2^(k-1))*(2^k-1) ile sahip olduğu sıkı bağı görebiliriz.

* Neredeyse bilinmeyeni simgelemek için kullanılan x harfinin popülaritesi nereden geliyor?
Bu harfin kökeni Arapça şey kelimesine dayanıyor. Daha sonra İspanyolcaya çevrilen cebir kaynaklarında xay olarak gözüken ifade x olarak kısaltıldı ve cebirin bilinmeyeni simgelemede kullandığı en popüler harf haline geldi.

* i harfi nereden geliyor?Bu arada i, İngilizce imaginary (sanal) kelimesinin baş harfini simgelmektedir ve bunu harfin kullanılmasını öneren İsviçreli matematikçi Leonhard Euler'dir.

* Pi hakkında!
Õ , Yunan alfabesinin 16. harfidir. Ayrıca, Yunanca, çevre uzunluğu anlamına gelen perimeter ( ????µ????? ) ve dış sınır anlamına gelen periphery ( ?????????? ) kelimelerinin başharfidir. Bu harfin kullanımı, Leonhard Euler'in adapte etmesinden sonra standard hale geldi.

* e adını nereden alıyor?
Doğal logaritma tabanı olarak bilinen e sabiti adını İsviçreli Matematikçi Euler'in başharfinden almaktadır.